10 Mart 2014 Pazartesi

"Hoşçakaalll" 1. hafta

Şimdiki gündem, sıkı durun, "Bez Bırakma". Nasıl gidiyor? Ufak kazaları saymazsak hiç fena değil. 2 yıl popoda bırak pişiği ıslaklık bile hissetmemiş mini ölçekli hanımefendiye şimdi "Bu keyiften vazgeç, bundan sonra her yerde ve her zaman olamaz, ancak şu küçük ve ilginç odayı kullanacaksın" demek büyük bir krize sebep olabilirdi ama çok şükür olmadı. Hazır mıydı, evet aslında uzun zamandır hazır gibiydi ama "2 yaştan önce deneme bile" tepkileri gözümü korkuttu. Başlayınca geri dönüşü yok malum. Gene de başlayışımız planlı değildi. Yaşadığımız kazayı ananeye anlatınca onun "Benim kızım büyüyecek tuvalete yapacak" yorumu bizi gaza getirdi. Telefonu kapatınca gitmek istedi, kısmet bir de tutturdu şırıl şırıl. Sordum "ne dersin, artık bez bağlamayalım bundan sonra buraya gelelim, ha?" cevap "hı hı". E bu cevap üstüne yok vazgeçtim denmez, hemen babayı arayıp durumu anlattık, bir lazımlık ve tuvalet terliği sipariş ettik. Günümüz ıslanıp değiştirmek ve bunları yıkamakla geçti. İlk bir hafta kendi kendine söylemeden, arada deneyelim mi sorularıma itiraz etmez oturur ve gerçekten ihtiyacı olursa yakaladıklarımız hariç, bizde hava sağanak yağmur ve kar şeklinde geçti.

8 Mart 2014 Cumartesi

Ne oldu dostum, yazıyordun hani "unutmamak" falan..


Oluyor böyle şeyler işte. Öyle fırtınalı bir dönemmiş ki, kafayı kaldırıp birşeyler yazmak bir yana, en temel ihtiyaçları karşılamak bile imkansıza yakınmış. Başkaları nasıl yapıyor bilmiyorum ama ben yapamadım, buralara yazamadım sayın "tek tük" okuyucu. Ha ne oldu da tekrar kalkıştım bu işe. Koliğinden, dişinden (yok, pardon, diş konularına gelememiştik bile) çeşit çeşit sıkıntısından kurtulan, şimdinin 2 yaşındaki küçük ergeni Almıla'cık, telefonuma format attı!!! Sonuç; elimizde ancak buraya yazdığımız notlar kaldı. Beni de aldı bir panik, demek ki daha sağlam yerlere yazmak lazımmış. Bakalım bu gaz ne kadar gidecek :)

Geçmiş zaman notları: 22/03/2012

Kırk küp kırkının da kulbu kırık küp! 40 günü devirdik daha da kimse deviremez bizi. Küpleri uykumla doldurduk kırıp kırıp sefasına baktık. Yorulmaktan emememek yerini uykuda bile emmeye bırakınca bu sefer gaz sıkıntısıyla karşılaştık. Aslında birbirimizle tanıştık, sen beni benim seni tanıdığımdan fazla tanıyordun. Aramızdaki fiziki bağlar yavaş yavaş kopacak ve öyleyse demek ki görünmeyen ama yürekleri birleştiren yenilerini kurmak gerekiyor.

22 Haziran 2012 Cuma

Günler geçiyor

Almıla'nın kitabı
"Annelik bilinçli olarak tarafsızlığını kaybetmek, bu dehşet verici!". Henüz hamileliğim bile ortada yokken gözlemlediğim bir durumdu bu. Her şartta tarafsızlığımı korumak konusunda titizlenen benim için korkutucu bir gerçek. Ancak şimdi görüyorum ki "bilinçli" olduğunu düşündüğüm bu tavrın arkasında çocuğunuzla aranızda zamanla güçlenen bağlar ve her geçen gün artan sevgi varmış. Allah'ın lütfu olarak size emanet edilen aslında hiç bilmediğiniz, tanımadığınız bir insanı böylesine sevebilmek ayrı bir güzellik. Onu koruma içgüdüsü her geçen gün kademe kademe artıyor, böylece "annelik" gerçekte nasıl birşey anlamaya başlıyorsunuz. Açıkçası "annelik" beni tehlikeli biri yaptı diyebilirim, şu an Almıla için yapamam diyebileceğim hiç birşey yok. Umarım öyle bir durumla hiç karşılaşmam.

8 Haziran 2012 Cuma

Geçmiş zaman notları: 19/03/2012

Notlara devam. Burada bahsettiğim kilo normal doğan bir bebek için gayet sıradan ancak Almıla'nın 34 haftalıkken 2450g olarak doğduğu, bu yazıda 37 günlük olduğu ve sadece anne sütü aldığı düşünülürse şahsım ve bana bakan annem adına büyük bir başarı.

5 Haziran 2012 Salı

Geçmiş zaman notları: 18/03/2012

Bu blogu açana kadar bir kenara aldığım notları böyle bir başlık altında toplamayı uygun gördüm. Aşağıdaki notu Almıla 36 günlükken yazmışım:

1 Haziran 2012 Cuma

34 hafta

Tanışma: 7. hafta ultrason
İşi en baştan almak gerekirse Almıla'yla tanışmamız hamileliğimin 7. haftasına denk geliyor. Bir ekranda parıldayan iki noktacık; sabit duranı beyin, kıpır kıpır diğeri ise kalp olacak. Hayatta en çok heyecanlandığım anlardan birisiydi, o ekranda birşeyler görmeyi bekliyordum ama yaklaşık 1 cm'lik bir dokunun canlılığını böylesine gösterebileceği hiç aklıma gelmemişti.